"SERENAD"
Zülfü Livaneli
Kitap 2001 yılında, İstanbul Üniversitesi’nde halkla
ilişkiler görevlisi Maya Duran’ın,
Amerika’dan gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner (1930’lu
yıllarda İstanbul Üniversitesi’nde hocalık yapmış) ile karşılaşmasıyla
başlıyor.
Kitap Maya’nın dilinden ben dilinde yazılmış ve olaylar o
kadar güzel kurgulanmış ve kelimelerle o kadar güzel ifade edilmiş ki her sayfa
okuyanı içine çekiyor. Betimlemeler aynı şekilde başarılı yapılmış diyebilirim
çünkü okuduğum her sayfayı farkında olmadan gözümde canlandırdım.
Kitapta belki de nasıl yani diyebileceğimiz, olayların en
gizemli hallerini aldığı nokta
profesörün isteğiyle Maya’nın onu soğuk bir kış günü Şile’ye götürmesiyle
başlıyor ve dokunaklı bir aşk hikâyesinin tozlu yaprakları aralanıyor.
Serenad’ta, 60 yıldır
süren bir aşkın yanında Yahudi Soykırımı ve beklide çok azımızın bildiği ki
bende okurken öğrendim Mavi Alay gibi siyasi sorunlarda ele alınıyor. Altı
önemle çizilen nokta ise, tüm siyasi olaylarda harcananın, gümbürtüye gidenin
hep insan olduğu.
Burada kitapta hoşuma giden yerlerden bazı kısımları yazmak
istiyorum ilginizi çekeceğini düşünüyorum…
“Bir gün dediklerimi
değil demek istediklerimi anlayacak bir erkek çıkmayacak mı karşıma! Hava kötü
dediğimde sadece havadan söz etmediğimi anlamak bu kadar zor mu? İlle de ben bu
hayattan bıktım, türünde sözler mi etmeliyim? İşim çok dediğimde, bana sahip
çıkacak bir erkeğe ihtiyaç duyduğumu anlayacak biri… Yanımda olmanı istiyorum
diyemediğim için bu yağmur içimi ıslatıyor dediğimi nasıl anlamaz? Düpedüz
sarıl bana dedikten sonra sarılmanın ne anlamı kalır!
“ Başka bir gökyüzünü özleyerek…”
“Ortadoğu’da düşmanlıkla dostluk çok çabuk yer
değiştirebilir.”
“Bastırılan öfke daha sonrası için tehlike yaratabilir.”
“BARBAR eski
Yunancada yabancılar için kullanılan bir kelimeydi. ‘yabancı’ anlamına gelirdi.
Yunanlı olmayan herkes Persler ve Asya halkları barbardı. Bu kelime Avrupa
tarafından benimsendi ve Avrupalı olmayanlar için kullanılmaya başlandı….”
“İnsanın değerinin sadece insan oluşundan geldiği; din, milliyet, cinsiyet, renk, cinsel tercih, siyaset gibi bir takım ön sıfatlarla ayrımcılığa uğratılmadığı bir hümanizm anlayışı…”
“Bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına, ama unutma ki iyilik yapmak isteyenler de çıkacak. Kimi insanın yüreği karanlık kiminin ki aydınlıktır. Geceyle gündüz gibi. Dünyanın kötülerle dolu olduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi olduğunu düşünüp hayal kırıklığına uğrama. Kendini koru, insanlara karşı kendini koru.”
“Her yolculuk bir kader birliğidir diye düşünürüm, ama insanlar bunu bilmiyor.”
“İnsanlar başlarına gelmeyince durumu ANLAYAMIYOR”
“Her iktidar öldürür. Kimi daha çok kimi daha az.”
“Coğrafya kaderdir.”
çok zevk alarak okudum umarım siz de beğenirsiniz...
harika bi kitaptr ben 2 gün hayata ara verip bitirmiştim :)
YanıtlaSilbegumyagci.blogspot.com
çok sürükleyici bir kitap son zamanlarda en çok severek okuduğum kitap buydu
YanıtlaSilkitapi bende okudum, gercekten cok güzel. insani ister istemez düsündürüyor
YanıtlaSilokunacaklar listesindeydi zaten bu postunla bir iki sıra yukarı atladı hatta :)
YanıtlaSilben de bekliyorum bloguma :)
http://rosaygrismoda.blogspot.com/
severek bir çırpıda okudum ben de ama bazen içim sızladı bazen de bir erkeğin nasıl bu kadar bir aşka sadık kalabildiğine şaşırarak sevindim.
YanıtlaSilokuduğum ve gerçekten sevdiğim kitaplardan biri...kitaptan alıntıları okurken,bir daha o olayları canlandırdım...
YanıtlaSilbir de eğer okumadıysanız zülfü livaneli'nin mutluluk kitabını tavsiye ederim :)