26 Mayıs 2012 Cumartesi

SAFİNAZ'IN İZDİVACI-2

26.05.2012
veee gösteri günü


makyaj ve fotoğraf çekimleri için "S.Türe" ye teşekkürler... :)


müzikler ve sahne kontrolü :)



hacı ağa ve büyük aşkı :)
şunu da söylemek isterim unutmadan
neden bütün oyuncular kız, muhtemelen bu ne ya hiç erkek öğrenci yokmuymuş
demiş olabilirsiniz :)
evet maalesef yok
oyun için yetenekli ve istekli bir erkek öğrenci bulamadım
1 öğrencim hariç




video çekimi için "F.Z.Güneş"e teşekkürler... :)
"A.Erişken" canım haftaya bekliyoruz düğüne :)
"E.Güler" seni gülerken görmek güzel :)


miniklerimiz








selamlama...


sürpriz...
bu sahne sonunda ağladım :)







çok güldüm bu fotoğrafa :)



sefgülüsümde gelirmiş :)



bu da sahnenin önündeki taşın üzerindeydi
minik kalp :)

SAFİNAZ'IN İZDİVACI-1 :)

Ekim ayından beri kuzucuklarımla haftanın 3 günü harala gürele tiyaro çalışmaları yaptık.
Acayip saçımı başımı yolduğum çok oldu bu süre zarfında.
Hele ki gösteri günü  yaklaştıkça bir stres bir stres sorma gitsin :)
Benim neyime dedim oyun çıkarmak aaaahhh ahhh!!
(bu arada branşım Türkçe de değil ne oluyorsa bana modundayım)
Sanki çıkıp her rolü tek tek ben oynayacağım.
Öyle bir his var ki içimde sanki herşey berbat olacak
Hiçbir şey hazır değil.
Benim minik köy okulumda ne oyunumuzu oynayabileceğimiz bir sahne
ne bir dekor hiç hiç hiçbirşey yok.
Salı günü biz turboya alıp kendimizi
olmayan herşey üzerine doğru
bir yürüdük bir yürüdük ki oyy oyyy oyyy :)
İmece usulü bir yardımlaşma :)
Öğrenci öğretmen idareci...



sıralardan ve atıl panolarımızdan sahnemizi yaptık



velilerimizde yardımlarını esirgemediler tabiki de
perdeleri asabilmemiz için kornej montajını hallettiler.
eee perdelerimizide kestik biçtik zımbaladık hallettik


Sonra herşeyi halledince hepimiz eski günlere dönüp gaza geldik.
biz mi oynasak moduna geçtik :)
verin bakalım çocuklar şapkaları yazmaları tespihleri



içimizdeki oyuncu ruhu uyandı :)


22 Mayıs 2012 Salı

BUGÜNLERDE NE OKUYORUM - VOL.3


arakadaşlar arasında şunu okudum sen de oku muhabbetini çok seviyorum sonra oturup kitapları eleştirmek hele acayip hoşuma gidiyor. Eee ne de olsa filoloji okuduk :) bir yerlerden çekiyor meslek.
onlar okuyorken bu kitabı ya dedim bitirinde ben de okuyayım hazır yeni bitirmişken PUCCA serisini
neyse işte başladım kitaba
   3 saatte bitirdim diyebilirim...
ama "okurken su gibi aktı gitti" olduğu için değil 3 saatte bitirme sebebim. 

Konu tamam zaten tarihte bilinen bir konu,
Kanuni ve Hürrem'in güzel kızları Mihrimah'a (16 civarında) aşık olan Koca Sinan (50 küsur yaşında).
Aşkından divane olan Mimar Sinan'ın aşkını eserlerinde yaşatması.
Bu kitaptan sonra karar verdim ki kardeşim böyle kitaplar okumamak lazım ne o öyle torunu yaşında kıza aşık olmak falan. Adama saygın kalmıyor ya. Yuuh diyorsun utan uleyn.
Ki biz yıllarca derslerimizde Mimar Sinan'dan şöyle büyüktür böyle iyidir öyle başarılıdır dedik dedik,
cık olmadı bu kitap mahvetti beni, haa bir de evli bizim Koca Sinan..
Yapma Sinan Amca dedim okurken karına yazık yahu :(

Kitapla ilgili hoşuma gitmeyen başka bir durumda anlatım tarzı diyebilirim. Konuyla zıt bir anlatım olmuş bence. Okuyan varsa fark etmiştir. Okurken hikaye kitabı okuyormuş hissi veriyor sana kitap. Kısa ve oldukça basit cümleler basit ifadeler kullanılmış.
Sonuçta bir çırpıda okunuveren bir kitap oluyor işte.

21 Mayıs 2012 Pazartesi

DUVAR DA BOYARIM ULEYN...!!!

Dedim ki değişiklik olsun birşeyler yapayım...
Çalışma odası diye kendime ayırdığım odanın bir duvarını kestirdim gözüme
 bu duvarı boyayayım ben en iyisi
ama önce duvar kağıdı yapmalı en boyanabilir cinsinden
aldım :)
geçtim başına yapayım diye, cık olmadı
hemen internete girdim duvar kağıdı yapan ustalar
onu ara bunu ara en sonunda buldum
adam geldi tık tık iki dakikada yaptı bitirdi,
sağlamda para aldı tabi sağolsun :)
neyse ben çaktırmadım bunu sefgülüse ben yaptım falan diyorum yiğitlik yapıcam ya güya :)
hoş sonra dayanamadım söyledim ama :)
 sonra dedim evet artık boyamalı bu duvarı,
gittim boya aldım sonra ne gerekiyorsa ver amca dedim
eve geldim geçtim başına 1 kat attım zenciye döndüm ben, sanki duvarı değil kendimi boyadım
duvarda bu arada yamalı eşek gibi oldu. :(
Yok dedim 1 kat daha atayım, attım
bir derece daha iyi.
Boyacı amcaların ellerinden öpmek gerek ne zor işmiş bu ya diye diye mahvoldum.
Yemişim duvarı yemişim siyahı
aaaaahhh aahhhhh!


Sabah kalktım ilk iş duvara baktım yok yine yamalı eşek gibi. Hadi dedim bir gayret 1 kat daha,
ettimi sana 3 kat.
Ey gidi eeeyyy. Senin neyine duvar boyamak.
Neyse bitti duvar, hayalimde daha farklı durmuştu ama gerçeği pek benzemedi hayaline :)
Hep öyledir ya, ne umarsın ne bulursun :)
Duvar oldu gündüz feneri. Simsiyah :) 


Araya beyaz atmalı biraz. Ama nasıl?
Ikea evinizin herşeyi, olmasa ne yapardım bilmem :)
Raf raf raaf :)
Eee akıllım onlar nasıl monte edilecek. Sefgülüs hayatta yapmaz,
resti çekmiş kendin ettin kendin buldun modunda...
Arkadaşım canım benim iyi ki varsın. Geldi yapıverdi rafları :)
Son halide bu işte duvarın :)

Tabi duvar ve raflar siyah beyaz modunda olunca sefgülüs kaptımı odayı,
büyük beşiktaşlıya bizimki :)
banada avucunu yalamak kaldı.
Keşke SARI-KIRMIZI yapsaydım dedim :)
Hatta kardeşim oda hediyesi olarak iki tane armut koltuk yolladı
efendim neymiş PES odasıymış orası :)
İkisi içinmiş kapışacaklarmış.
Ulan kendim elimle kaptırdım resmen
bir de kıskandım tabi niye onlar oynuyor ben oynayamıyorum.
El kol koordinasyonu kuramıyorum ki ben futbol oynarken, hedeflediğim hareketi reelde bizzat yapıyorum vuruyorum kırıyorum ama oyunda istenilen sonuç alınamıyor :(
Rezillik tek kelimeyle :)
Çok çalışmak lazım çooook :)

20 Mayıs 2012 Pazar

BUGÜNLERDE NE OKUYORUM - Vol.2


Geçen sene almıştım bu iki kitabı, malum dillerden düşmemişti :)
Bazen oluyor bana herkesle aynı zamanda aynı kitabı okuyor olma ihtimali rahatsız ediyor.
Ne salakça bir durum ama ciddi ciddi aklıma geliyor
"acaba kaç kişi şuan da aynı kitabı okumakta?"
neyse işte bu yüzden ihtimalleri azaltmak ve ilgimi bu gibi salak sorulardan arındırmak için biraz bekliyorum
yani daha doğrusu beklemeye çalışıyorum
bu bekleyişlerin sonunda ben bir baktım
aaaaa unutmuş bunları :)
zaten bu aralar kafa 1500 ben de dedimki lay lay lom takılayım güleyim eğleneyim
yormayım o güzel aklımı.
iyiki de bekletmişim, ilaç gibi geldi bu kitaplar bana bu aralar
okurken kıkır kıkır gülüyorum resmen
merak ediyorum bir sonraki sayfada ne olmuş :)

CALLISTEMON LANCEOLATUS

"Callistemon Lanceolatus"
                                                                                               by mine


uzaktan baktığında göremezsin gerçekleri
sadece bakarsın işte...
çiçek çiçektir, öylesine bir çiçek

                                                                                                                                               by mine

oysa yakınlaşsan dikkat etsen, bakıpta görebilsen...
tüm gerçekliğiyle ve tüm güzelliğiyle karşındadır herşey!

"yağmur damlaları "
ve nicesi yağmur damlaları gibi tutunmaya çalışır hayata,
fakat ufacık bir esintidir onların sonunu getiren...
                                               "mdt"

18 Mayıs 2012 Cuma

19 MAYIS'lar BİTMESİN!


Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
 

Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927





GENÇLİĞİN ATA'YA CEVABI

LA ROCHE-POSAY ve BEN :)

Kendimi bildim bileli pek ilgim yoktur yok makyajmış cilt bakımıymış.
Sanki ona ayıracak vaktim yokmuş gibi gelir hep.
Hatta bu işi sağ olsun benim için canım "S" cim yapar (hani benim boyama sehpaların eski sahibesi ^_^ )
bu işin uzmanıdır sağolsun
O söyler ben alırım o yap der ben itaat ederim :)
Koşulsuz itaat modu diyelim biz buna.

Geçenlerde dediki 3'lü hanelere geçtin artık göz altı kremi falan başlamak gerek.
Hadi yaa tüüü oldum başlamış mı kaz ayaklarım.
Ben bir tırstım Allahım sen yardım et yaşlanıyorum :(
Zaten birkaç senedir yok 30 olacam yok 30 oldum derken bir stres bir stres.

Bununla ilgili de bir olay anlatmalıyım mutlaka, hemen anlatayım
Birgün dersteyim harala gürele kaptırmış anlatıyorum.
Konu konuyu açtı depreme geldi.
Ne alakaysa!!!
Ben diyorum bilirsiniz 99 depremi çok büyük bir depremdi, çok kişi kaybettik,
benim minikler bakıyorlar öyle minik dediysem 7'ler yani.
Sonra işte o büyük an oldu benim başımdan aşağıya kaynar sular döküldü.
Kaldırdı biri parmağını
"Öğretmenim biz o zaman daha doğmamıştık" dedi
O an ağlamak istedim onlar daha doğmamış ben üniversiteyi kazanmıştım o sene ya :(
Ne kadar büyümüşüm ben aaah ahhh!!!

Neyse çok uzattım...

Dedim ki artık ciddi ciddi güzel davranmalıyım kendime cildime yüzüme ki beni üzmesinler :)
Sonra gittik beraber "S" le bu ürünleri aldık.
Benim zavallı cildim yağlı bir cilt-miş fakat nemsiz-miş aynı zamanda.
Neden çünkü ben ona hiç iyi davranmamışım.
Yaş olmuş 30 hala ergen gibi sivilce çıkıyordu suratımda nasıl bir durumsa artık.

Ama Mart başından beri kullanıyorum bunları anlamam etmem ama anlaşılmayacak gibi değil fark.
Süper. Siyah nokta diye birşey kalmadı.
Bildiğin parladım. Ergen sivilcelere de elveda tabi :)


sabah akşam uygulama maalesef...
Yağlı ve hassas cilter için temizleme jeli
(Akneye eğilimli ciltler)


sabah akşam uygulama :(
sıkılaştırıcı tonik
(bu arada uzmanım dediki toniği pamuğa sürme direk avucuna dök parmağınla uygula)


Buncazımda hani böyle yağlanır ya cildin özellikle yıkadıktan sonra yada banyodan sonra, hah işte onu düzenlemek için. Cilt kuruyup tam mesai yapıyormuş, al sana ondan sonra parlamış yağlı cilt.
Hatta dediki uzman şahıs makyaj altı baz olarak kullanılabilirmiş.
Bu bitince "Effaclar K" kullanıcaz.
Güneş lekeleri ya da sivilce lekeleri için.
Çok yok ben de ama olsun onuda kullanalım :) Başladık bir kere...
Bakalım ne olacak????

 kaz ayaklarımın ayaklarını çıkmadan kıracak olan varlık. :)
Minik parmak dokunuşlarıyla gözlerimizin etrafına uyguluyoruz.
Bu darbelerin kuvvetini ayarlamakta baya bir yormuştu beni :)

Benim gözler sağolsun çok hassas pek bir alerjik. Öyle herşeyle temizleyemiyorum.
Ama bunu tavsiye ederim.


Bu güneş koruyucuyu da evdeyken bile uygulamak gerekiyor-muş. Akneyle hassaslaşan cilt güneş ışınlarıyla karşılaştığında yanmaya daha açık olduğundan leke kalma riski çoğalıyor-muş.

İşte cildime uygun olarak tüm bu ürünleri aldım. Nasıl bir korkuysa artık bu olayda, yani bakım olayında hiçbir zaman randıman sağlayamayan ben sabah akşam düzenli olarak kullanıyorum ürünleri.
Hırs yaptım. "S" dediki bırakırsın sen bunları 2 hafta veriyorum :)
2,5 ay oldu sıkılma ve kaytarma potansiyelim var yok değil ama sonuçlar gözle görülür biçimde olunca insan kıyamıyor bırakmaya. :)